Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar? Düşünüyorum da acaba ilk pirinç pilavını ne zaman yemiştim? İlk defa ne zaman yürümüş, arkadaş edinmiş, kavga etmiş, yerden yükseğe zıplamış, duvar pası yapmış, gol atmış ya da ne zaman uzun, hatasız bir cümle kurmuştum? Bu soruların cevapları kişisel tarihim açısından düşünürsek benim için önemli ama hafızamı ne kadar zorlarsam zorlayım tatmin edici bir cevap bulamıyorum. Neden? İlk defa ne zaman, neyi okudum sorusunun da işte bu yüzden bir cevabı yok.

Kıyı, alelade bir can çekişmenin. Eski komşuların öldüğü haberi izler sırayı. Tam düzeldi derken memlekette işler. Ben de kendime sizin kadar yabancıyım.

Kitap okumak sıradan bir iş değil benim için, ben kitaplarımla dans ederim. Hakikat, en çok hoşumuza giden yalanın ta kendisidir! Kitap tanıtım yazısından;.

Bu bloğu açarken sadece kitap bloğu olsun istememiştim ama o kendi yolunu böyle buldu, şimdi başka şeyler yazmak istesem de eğreti duruyor burada sanki, içime sinmiyor, beni huzursuz ediyor. Bu sayfa devam eder mi bilmiyorum ileride ama şimdilerde yeni bir blog açtım oğluma ithaf en, ona beni, bizi, aklımdakileri anlattığım bir hatıra defteri, belki bir kılavuz, bir öz yaşam öyküsü olmasını istediğim.

Internet üzerinden sanat eseri satışı, sanal müzayede derken artık bu da oldu. Antika eserler de artık internetten satın alınabiliyor. Ve bienalden beklenen açıklama geldi. Olaylı basın toplantısından bu yana bir türlü durulmay.